Usulsüz Tebligat Nedeniyle Takibin İptali Davası

Usulsüz Tebligat Nedeniyle Takibin İptali Davası Dava Dilekçesi Nasıl Yazılır

Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur (6100 S. K. m. 119):
Mahkemenin adı. Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri. Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası. Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri. Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri. Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri. İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği. Dayanılan hukuki sebepler. Açık bir şekilde talep sonucu. Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası. Dilekçeye yukardaki hususlara maddeler halinde açık olarak yazılır
Usulsüz Tebligat Nedeniyle Takibin İptali Davasında Yetki

Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir (6100 S. K. m. 6).
Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir (2004 S. K. m. 16).
Usulsüz Tebligat Nedeniyle Takibin İptali Davası Nasıl Açılır Görülür

Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır (7201 S. K. m. 21).
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır (7201 S. K. m. 21).
Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar (7201 S. K. m. 21).
Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur (7201 S. K. m. 32).

Usulsüz tebligatın iptali örnek yargıtay kararı

T.C. DANIŞTAY
9.Dairesi

Esas: 2010/8939
Karar: 2012/2645
Karar Tarihi: 15.05.2012

İDARİ İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİ - YAPILAN TEBLİGATIN GEÇERSİZ OLMASI NEDENİYLE TEBLİĞ TARİHİ OLARAK DAVACININ DAVA DİLEKÇESİNDE BELİRTTİĞİ TARİHİNİN KABUL EDİLMESİ VE SÜRESİNDE AÇILAN DAVANIN ESASININ İNCELENMESİ GEREKTİĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Yapılan tebligatın geçersiz olması nedeniyle tebliğ tarihi olarak davacının dava dilekçesinde belirttiği 11.5.2010 tarihinin kabul edilmesi ve süresinde açılan davanın esasının incelenmesi gerektiğinden, davayı süreaşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

(6183 S. K. m. 58) (213 S. K. m. 94) (2577 S. K. m. 3, 16, 20, 21) (2709 S. K. m. 141)

İstemin Özeti: Davacı adına düzenlenen 15.3.2010 tarih ve 353 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dava konusu ödeme emrinin davacının ikametgah adresinde kızı ... imzasına 27.4.2010 tarihinde tebliğ edildiği, 6183 sayılı Yasa`nın 58. maddesi uyarınca 7 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçtikten sonra 11.5.2010 tarihinde dava açıldığı gerekçesiyle süreaşımı nedeniyle reddeden İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin 1.7.2010 tarih ve E:2010/1751, K:2010/2010 sayılı kararının; ödeme emrinin tebliğ edildiği ...`nın tebliğ tarihi itibariyle 13 yaşında olduğu, tebliğin usulsüz olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Savcısı Dr. Asım Özcan`ın Düşüncesi: Davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden vergi mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne göre 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekeceği kurala bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının dava dilekçesinde ödeme emrine muttali olduğu tarihi 11.5.2010 olarak beyan ederek aynı gün dava açtığı, mahkemece yürütmenin durdurulması isteminin ara kararı cevabı ve davalı idarenin savunması alındıktan sonra incelenmesine karar verildiği, davalı idarenin vergi mahkemesi kaydına 23.6.2010 tarihinde giren savunma dilekçesi ve ara kararı cevabında, tebliğ tarihinin 27.4.2010 olarak gösterildiği, gönderilen tebliğ alındısı fotokopisine göre de, ödeme emrinin 27.4.2010 tarihinde <.... k="" z=""> yazılmak suretiyle tebliğ edilmiş gözüktüğü, bu aşamada davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilip, davalı idarenin savunması ve ara kararına cevaben gönderdiği belge örneklerinin davacıya tebliğ edilerek davalı idarenin iddialarını cevaplandırma olanağı tanınması gerekirken, davalı idarenin savunması ve gönderdiği belgeler esas alınıp, davacının bu konudaki beyanlarının alınmasına gerek görülmeyerek, 1.7.2010 tarihli kararla davanın süre aşımı nedeniyle reddedildiği, temyiz dilekçesinde, ödeme emrinin tebliğ edildiği davacının kızının tebligat tarihinde 13 yaşında olduğu belirtilerek, nüfus cüzdanı fotokopisinin sunulduğu anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun, davaların açılması, delillerin toplanması ve ilgililerce sonradan ibraz edilen belgelerin incelenmesini düzenleyen 3, 16, 20 ve 21. maddelerinde, yargılamada tarafların eşit koşullarda bulunması esası kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak, Kanunun 3. maddesinin 3. fıkrasında dava konusu işlem ve belgelerin asılları ve örneklerinin dilekçeye karşı taraf sayısından bir fazla sayıda eklenmesi; 16. maddesinin 1. fıkrasında dava dilekçesi ve eklerinin birer örneğinin davalıya tebliği; 21. maddesinde ise dilekçe ve savunmalarla birlikte verilmeyen belgelerin, bunların zamanında verilmesine imkan bulunmadığına kanaat getirilmesi halinde kabulü ile karşı tarafa tebliği kurala bağlanmıştır. Bu düzenlemeler nedeniyle yargılama aşamasında taraflarca dosyaya sunulan ve sunulması kabul edilen belgeler hakkında diğer tarafın görüşünün alınması ve hüküm verilirken değerlendirilmesi gerekmektedir.

Davacılara davalı idare tarafından ileri sürülen hususları cevaplandırma hakkı tanınmadan, böylece ilk derece yargı yerlerince aydınlatılması ve karara bağlanması gereken konular yeterince aydınlatılmadan ve dosya tekemmül ettirilmeden davaların reddedilmesi, 2577 sayılı Kanunun yargılamanın adil bir şekilde gerçekleşmesi için öngördüğü yukarıda değinilen düzenlemelere aykırı olduğu gibi, tarafları temyiz yoluna başvurmak zorunda bırakarak yargılamanın uzamasına neden olacağından, Anayasanın davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yolundaki 141. maddesine de aykırıdır.

Davacı tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan nüfus cüzdanı fotokopisine göre davacının kızının tebligat tarihinde 14 yaşında olduğu, dolayısıyla Vergi Usul Kanununun 94. maddesinde tebligatın geçerliliği için öngörülen, görünüşüne göre 18 yaşından aşağı olmama, ölçütünden uzak olduğu sonucuna varıldığından, yasaya aykırı bu tebligatın geçerli sayılmasına olanak görülmemiştir. Tebligatın geçersiz olduğu hallerde ilgili tarafından beyan edilen ıttıla tarihine itibar edilmesi gerekli olduğundan ve davacı tarafından dava dilekçesinde gösterilen bildirim tarihine göre dava yedi günlük yasal süre içinde, aynı gün, açıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki vergi mahkemesi kararı hukuka uygun bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi Ali Rıza Ülker`in Düşüncesi: Davacının kızı ...`nın tebliğ tarihi itibariyle 15 yaşını bitirmediği görüldüğünden, 213 sayılı Kanun`un 94. maddesine aykırı olarak yapılan tebliğin geçerli olmadığı sonucuna varılmış olup, dava açma süresinin başlangıcı olarak davacı beyanının kabul edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, 11.5.2010 tarihinde tebellüğ edildiği belirtilen ödeme emrine aynı tarihte açılan davanın süresinde olduğu görüldüğünden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı süreaşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 94. maddesinde, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı, muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmamasının gerektiği hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı adına düzenlenen 15.3.2010 tarih ve 353 sayılı ödeme emrinin davacının ikametgah adresinde kızı ...`na 27.4.2010 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 11.5.2010 tarihinde açıldığı, Vergi Mahkemesince 6183 sayılı Yasa`nın 58. maddesinde belirtilen 7 günlük dava açma süresi geçtikten sonra açılan davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Olayda, temyiz dilekçesine eklenen davacının kızına ait nüfus cüzdanı fotokopisinden ...`nın doğum tarihinin 30.7.1995 olduğu, adı geçen şahsın tebliğin yapıldığı tarih itibariyle 15 yaşını bitirmediği görülmüştür.

Yukarıda belirtilen 213 sayılı Kanun`un 94. maddesindeki tebliğ yapılacak kimsenin görüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması kriterinin hakkaniyet kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup, tebliğ tarihi itibariyle henüz 15 yaşını bitirmemiş olan davacının kızına yapılan tebliğin görünüş itibariyle 18 yaşından aşağı olmayan bir kimseye yapıldığının kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bu durumda, yapılan tebligatın geçersiz olması nedeniyle tebliğ tarihi olarak davacının dava dilekçesinde belirttiği 11.5.2010 tarihinin kabul edilmesi ve süresinde açılan davanın esasının incelenmesi gerektiğinden, davayı süreaşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin 1.7.2010 tarih ve E:2010/1751, K:2010/2010 sayılı kararının bozulmasına 15.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.