İş Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davaları

İş Kazası Halinde Yapılması Gerekenler

İş kazasının meydana gelmesiyle birlikte işçi ve işverene bazı hususlarda yükümlülükler doğmakta, bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ise tarafların sorumluluğuna neden olmaktadır. İşbu nedenle iş kazasının meydana gelmesi halinde yapılacak işlemler şu şekildedir :

İş kazasıyla birlikte sağlık müdahalesi gerçekleştirilir.
İşyeri kaza raporu düzenlenerek, tutanağa iki şahit adı yazılır ve imzaları alınır.
Kaza, bağlı bulunan kolluk birimine (Emniyet veya Jandarma) bildirilir.
Kaza, bağlı bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu Birimine bildirilir.
İş kazası geçirilmesi halinde bu işlemlerin yapılması gerekmektedir. Şayet bu işlemlerin yapılmaması halinde işlemi yapmaya zorunlu olan şahıslar için gerekli tahkikat başlatılarak şahısların sorumluluklarına gidilecektir. Nitekim kanunun belirlemiş olduğu sürelere uyulması gerekir. Şayet bu sürelere uyulmaması işveren ve işçinin kusur oranları belirlemede önemli bir etken olabilir. Bu sürelere yönelik detaylı bilgi için : İş Kazası.

İş Kazası Halinde Açılacak Davalar Nelerdir ?

İş kazasının meydana gelmesiyle birlikte, işçinin yaralanması, ölümü hallerinde ilgili kolluk birimi ve Cumhuriyet Savcısı gerekli soruşturmayı yaparak ilgililer aleyhine ceza davası açacaktır. Bunun yanı sıra işçi veya mirasçıları (işçinin ölümü halinde) tarafından da hukuk davaları açılabilecek, tazminata yönelik talepler istenebilecektir. Görevli ve yetkili mahkemede açılacak maddi tazminat davası ve manevi tazminat davası gibi davalar, iş kazası temelli olacak ve iş kazası neticesinde işçinin uğramış olduğu maddi manevi zararı tazmin etme amacı taşıyacaktır.

Bunun yanı sıra iş kazası halinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından açılacak rücu davaları da söz konusudur. Bu davalarda kusurun işverene ait olması veya üçüncü bir kişiye veya işçiye ait olması hallerinde Kurum, ödemiş olduğu bedeller için rücu edebilecek ve bunu dava konusu yapabilecektir. Netice itibariyle iş kazası neticesinde açılacak 3 adet dava tipi mevcuttur :

Ceza Soruşturması ve Ceza Davası
Maddi ve Manevi Tazminat Davası
Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Açılacak Rücu Davaları
İş Kazası Neticesinde Ceza Soruşturması

İş kazasının meydana gelmesiyle birlikte bağlı olunan kolluk birimine işveren tarafından bildirim yapılmalıdır. Bağlı olunan kolluk birimi polis olabileceği gibi jandarma da olabilir. Bildirimin yapılmasıyla birlikte ilgili iş kazası için dosya açılacak ve kolluk birimleri tarafından tahkikat aşamasına geçilecektir. Burada bir ölümün varlığı halinde dosya ile bizzat Cumhuriyet Savcısı ilgilenecek ve şayet kusurlu şahısların tespiti ile birlikte bu kusurlu kişiler aleyhine ceza davası açacaktır.

İş kazası nedeniyle ölüm meydana gelmesi halinde, şayet ilgililere kusur atfedilebilmişse Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümleri gereği ceza davası açılacak ve şirket yetkilileri ve sorumlulukları tespit edilen şahıslar sanık olarak yargılanacaklardır.

İş Kazası Neticesinde SGK Tarafından Açılacak Rücu Davaları

İş kazası neticesinde kusur oranlarının belirlenmesi ve işçiye, üçüncü kişiye veya işverene kusur izafe edilmesi söz konusu olacaktır. Bu kusur oranları neticesinde işçiye, geçirmiş olduğu iş kazası neticesinde gerekli yardımlar yapılacak, aylık bağlanacak ve işçinin maddi açıdan tatmini sağlanmaya çalışılacaktır. Nitekim bu yardım Kurum tarafından karşılanacak ve Kurum da kusurları oranında ilgililere rücu edecektir.

İş kazası neticesinde, iş kazası geçiren işçinin sigortasının başlatılmamış olması, primlerinin yatırılmamış olması vb durumlarda iş kazası ödenekleri için Kurum gerekli ödemeyi yapacak fakat işverenin usuli kusurları nedeniyle işverene rücu etme hakkına sahip olacaktır.

İş kazası neticesinde kusur oranları belirlenirken meydana gelen iş kazası işverenin kasti hareketiyle meydana gelmiş olabilir. Yine işverenin işçilerin sağlığını korumaya yönelik düzenlemelere uymaması, mevzuatın gerektirdiklerini yerine getirmemesi nedeniyle de iş kazası meydana gelmiş olabilir. Son olarak iş kazası, işverenin Türk Ceza Kanunu anlamında suç sayılır bir hareketi nedeniyle de meydana gelmiş olabilir. İşte bu üç halde de işverenin kusurlu olduğu açıktır. Kurum, kusurun işverende olması nedeniyle işverene rücu edebilecektir.

İş Kazası Nedeniyle Tazminat Davaları

MADDİ TAZMİNAT Davası (İş kazası nedeniyle)

İş kazası geçiren işçi, ruhen ve/veya bedenen zarara uğramış olabilir. İşte ruhen ve/veya bedenen zarar gören işçinin bu zararını gidermesi adına Türk Borçlar Kanunu gereğince dava açma hakkı bulunmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 51 ve devamında düzenlenen haksız fiil neticesinde tazminat maddelerine göre iş kazası geçiren işçi ; cismani zarar halinde zararının giderilmesini talep edebilecektir. Bunun yanı sıra ölüm ve bedensel zararlarda zarara uğrayan işçi bazı giderlerin karşılanmasını talep edebilecektir. Ölüm ve bedensel zarar halinde iş kazası geçiren işçi şu giderlerin karşılanmasını talep edebilir :

Ölüm Halinde ;

Cenaze giderleri,
Tedavi giderleri (ölümden önce bir tedavi süreci var ise)
Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
Bedensel Zarar Halinde ;

Tedavi giderleri,
Kazanç kaybı,
Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
istenebilir. İlgili kalemler iş kazası geçiren işçi tarafından istenecektir.

İş kazası geçiren işçi, işveren aleyhine maddi tazminat davası açabilecek, bu maddi tazminat davasında yukarıda bahsi geçen giderlerin karşılanmasını talep edebilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, işçinin geleceğe yönelik hak kayıplarını da talep edebilmesidir. Nitekim iş gücü kaybına uğrayan bir işçi, gelecekte bunun sıkıntısını yaşayacak ve iş kazası ve sonrasındaki süreçte kendisine bağlanan aylıklar bir an olsun tatmin etse de gelecekte bu tatmin sağlanamayacaktır. Hal böyleyken en önemli husus, işçinin çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden dolayı uğrayacağı zararlardır.

İş kazası nedeniyle açılacak davalardan olan maddi tazminat davası için en önemli belge, SGK müfettişleri tarafından düzenlenen tutanaklar, belgelerdir. Nitekim SGK müfettişleri, iş kazasını yerinde inceleyecek, tarafların ifadelerine başvuracak, iş kazası geçiren işçinin sigorta bilgileri ve çalışma koşulları, maaşı vb. hususlarda bilgi sahibi olacak ve her türlü araştırmayı yapacaktır. Gerek kusur oranlarının belirlenmesi gerekse de işçinin iş gücü kaybının tespit edilmesinde önemli rol oynayacaktır. İşbu nedenle SGK müfettişleri tarafından hazırlanan raporlar çok büyük önem taşımaktadır.

Kurumca Bağlanan Gelirlerin Maddi Tazminattan Mahsup Edilmesi

İş kazası neticesinde meslekte kazanma gücünü yitiren işçi, açacağı maddi tazminat davası neticesinde bir tazminata hak kazanacaktır. Aynı zamanda işçi, tazminata hak kazanmasının yanı sıra Kurumca sürekli iş göremezlik gelirine de hak kazanabilecektir. Hal böyleyken Yüksek Mahkeme ; iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan zararın giderilmesi istemine ilişkin olarak açılan tazminat davaları nitelikçe sigortaca karşılanmayan zararın giderilmesi istemini amaçlamaktadır demektedir. İşbu nedenle, maddi tazminatın hesabında, Kurumca bağlanan ödeneklerin veya gelirlerin tazminat miktarından mahsup edilmesi gerekliliği açıktır.

Maddi Tazminat Harca Tabi Midir ?

İş kazası nedeniyle açılacak davalarda maddi tazminat nispi harca tabiidir. Şayet dava açılırken cismani zarar nedeniyle talep edildiği beyan edilirse harç miktarı buna göre hesaplanacaktır.

MANEVİ TAZMİNAT Davası (İş kazası nedeniyle)

Borçlar Kanunumuzun ilgili maddelerinde düzenlenen manevi tazminat ; bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özellikleri göz önünde tutularak, zarar görene uygun bir miktar paranın ödenmesi şeklinde madde metninde ifade edilmiştir. Şayet ağır bedensel zarar veya ölüm halinde de zarar görenin veya ölenin yakınlarının da manevi tazminat talep edebileceği Türk Borçlar Kanununda yer almıştır.

Manevi Tazminatın Şartları Nelerdir ?

İş kazası nedeniyle zarar gören veya ölenin yakınları için manevi tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartların varlığı aranacaktır. Bu şartlar şu şekildedir :

Fiil
Fiil neticesinde zararın meydana gelmesi
Zarar ile fiil arasında illiyet bağı
Fiilin hukuka aykırı olması
İşçinin cismani zarara uğraması


Yukarıda sayılan şartların varlığı halinde Hakim ; manevi tazminata hükmedecektir. Peki eş ve/veya çocukların manevi tazminata başvurma şartları nelerdir ? Eğer işçi, iş kazası neticesinde ölmüş ise mirasçılarının maddi ve manevi tazminat açma hakları zaten Türk Borçlar Kanunu gereğince mevcuttur. Fakat işçinin yalnızca cismani zarara uğraması halinde, yakınlarının bu zarar dolayısıyla hayat seyirleri değişir, kaza dolayısıyla psikolojileri bozulur ve benzer etkiler gözlenirse ; yine manevi tazminat açma hakları söz konusu olacaktır. Nitekim manevi tazminat, olay karşısında kişilerin manevi kayıplarını gidermeye hizmet edecektir. Nitekim Yüksek Mahkeme bir kararında şu gerekçe ile eş ve çocukların manevi tazminat isteyebileceklerine hükmetmiştir : ‘Olay nedeniyle, doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan davacının, eş ve çocuklarının ruhsal sağlığı ağır şekilde bozularak şok geçirip tedavi olmak zorunda kalmaları durumunda illiyet bağı gerçekleşmiş sayılacağından Borçlar Kanunu’nun 47. maddesine dayanarak manevi tazminat isteyebilirler.’ denilmiştir.

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI (İş kazası nedeniyle)

Destekten yoksun kalma tazminatı, iş kazası neticesinde ölüm hadisesinin gerçekleştiği zaman ortaya çıkacak tazminat türüdür. Nitekim bu tür tazminatın doğası gereği, iş kazası veya meslek hastalığı neticesinde bir ölüm meydana gelmeli, müteveffanın (ölenin) yakınlarının bu şahsın desteğinden yoksun kalacak olmaları gerekmektedir. Gerçekten de işçinin iş kazası neticesinde ölmesi halinde ; işçinin varsa eşi, çocukları ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler, işçinin desteğinden yoksun kalacaklar ve maddi açıdan kayba uğrayacaklar. Destekten yoksun kalma tazminatında ana düşünce, ölen şahsın yaşamaya devam etmesi halinde ilgililere desteğe devam edecek olmasıdır. Bu doğrultuda destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için şu iki şartın gerçekleşmesi gerekmektedir :

Ölen işçi, sağlığında destekten yoksun kalacağını iddia eden kişilere bakacak güçte olmalı
Tazminat talep edenler (davacılar), ölen işçinin yardımına muhtaç olmalı


İş Kazalarına İlişkin Tazminat Davalarında Faiz ve Faiz Başlangıç Tarihi

İş kazaları nedeni ile açılacak maddi tazminat ve manevi tazminat davalarında, davacı tarafın isteği üzerine davayı gören mahkeme tazminata hükmedecektir. Peki iş kazaları nedeni ile açılan tazminat davalarında faiz başlangıç tarihi ne zamandır ? Gerek uygulamada gerekse de Yargıtay içtihatlarında iş kazaları nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında istem halinde olay tarihinden itibaren faize hükmedilecektir.

Görevli Mahkeme (İş kazası nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat)

İş kazası nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında Asliye Hukuk Mahkemeleri (iş mahkemeleri)görevlidir.

Yetkili Mahkeme (İş kazası nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat)

İş kazası nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında iş kazasının gerçekleştiği, yani haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemesi yetkilidir. Bunun yanı sıra genel yetki kuralları da geçerli olmakla beraber davalının ikametgahında da dava açılabilecektir.

İş Kazası Nedeniyle Açılacak Tazminat Davalarında Zamanaşımı

İş kazası nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı genel hükümlere göre çözümlenecektir. Zamanaşımı, iş kazasının gerçekleştiği günden itibaren 2 yıl ve herhalde 10 yıldır. Bu sürelerin sona ermesiyle birlikte iş kazasına bağlı olarak yapılacak tazminat talepleri zamanaşımına uğrayacaktır. (İş kazasında kesin maluliyet raporunun öğrendiliği günden itibaren de 10 yıllık zamanaşımının başlayacağı hukukumuzda kabul edilmektedir.)

İş Kazasında Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu ve Tazminata Etkisi

İş kazasının meydana gelmesinde birçok kez üçüncü kişilerin kusurlu davranışları rol oynamaktadır. Peki üçüncü kişilerin kusurlu olmaları halinde işverenin sorumluluk derecesi ne olacaktır ve işveren, işçiye ödenecek tazminatlarda kusurlu olan üçüncü kişilere rücu edebilecek midir ?

İş kazasının meydana gelmesinde şayet bir üçüncü kişinin kusuru söz konusu ise ; sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılacak ödemelerde, kusurlu üçüncü kişilere rücu edilebilecektir.

Peki üçüncü kişi, iş kazasında %100 kusurlu ise işveren tazminattan sorumlu olacak mıdır ?

Bu hususa Yargıtay 21. Hukuk Dairesi şu şekilde çözüm getirmiştir : ‘Somut olayda, zararlandırıcı olayda 100 oranında üçüncü kişi durumunda olan İsmail’in kusurlu olduğu açık-seçiktir. Hal böyle olunca, zorlandırıcı olay üçüncü kişinin tamamen kusurlu davranışı sonucu oluştuğuna göre, nedensellik bağının kesildiği, giderek yukarıda sözü geçen İçtihadı Birleştirme Kararına dayanılarak istihadam eden davalı idarenin sorumluluğuna gidilemeyeceği ortadadır’ diyerek bu hususu çözümlemiştir. İşbu nedenlerle şayet üçüncü bir kişinin %100 oranında bir kusuru söz konusu ise istihdam edenin sorumluluğuna gidilemeyeceği açıktır.

Vasinin, İş Kazası Nedeniyle Tazminat Davası Açabilme Şartları

Vesayet altında bulunan yurttaşın iş kazası veya meslek hastalığı geçirmesi halinde, hukuki temsilcisi olan Vasi’nin dava açması ve vesayet altında bulunanın haklarını koruması gerekmektedir. Birçok işlemi tek başına yapabilen vasi, açılacak maddi ve manevi tazminat davası için tek başına işlem tesis edemeyecektir. İşbu nedenle, iş kazası veya meslek hastalığı neticesinde dava açmak isteyen vasi, vesayet makamından izin almak ve bu izni dosya içerisine sunmak zorundadır. Aksi halde dava reddedilecektir.

MESLEK HASTALIĞI VE MESLEK HASTALIĞINDAN KAYNAKLANAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVALARI

A-Meslek Hastalığı Kavramı;

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 14 üncü maddesinde meslek hastalığı aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır.

“Madde 14 – Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.

Sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işverenler tarafından bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesiyle kuruma bildirilmesi zorunludur. Ayrıca bu bildirim dışında ayrıca işverenler tespit edilecek meslek hastalığını en geç iki iş gücü içinde yazılı olarak işyerinin tescilli bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne bildirmek zorundadırlar, aksi halde para cezası ödemek zorunda kalırlar.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerde ve Anayasa’da hükümler vardır.

Anayasa’nın 50. maddesine göre “kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.”

Anayasa’nın 56. maddesine göre ise “herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.”

4857 sayılı İş Kanunu’nun 77-89. maddesi arasında kalan maddeler iş sözleşmesine göre çalışanlar için temel iş güvenliği düzenlemelerini getirmektedir. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu iş kazaları ve meslek hastalıkları durumunda yapılacak yardım ve ödemelerin şartlarını düzenlemektedir.

4857 sayılı İş Kanunu madde 77’de işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda işverenlerin yükümlülüklerine yer verilmiştir:

MADDE 77. – “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Yapılacak eğitimin usul ve esasları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. İşverenler işyerlerinde meydana gelen iş kazasını ve tespit edilen meslek hastalığını en geç iki iş günü içinde yazı ile ilgili bölge müdürlüğüne bildirmek zorundadırlar. Bu bölümde ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmeliklerde yer alan hükümler işyerindeki çıraklara ve stajyerlere de uygulanır.”

Ülkemizde meslek hastalıklarının temel mağdurları işçiler olmakla birlikte, işverenler ve toplum için de maliyetleri söz konusudur. İşçilerin maruz kalacakları sonuçlar; işçinin hayatını kaybetmesi, fiziksel ve duygusal sıkıntılar yaşaması, yaşamının geri kalan kısmının zorlaşması yanında gelir kaybı, işini kaybetme olasılığı, sigortasız çalışma halinde tedavi giderleridir.

İşverenlerin karşılaşabilecekleri maliyetler ise; iş gücü kaybı, tedavi ve tazminat giderleri, makina ve teçhizatın zarar görmesi, üretimin yavaşlaması veya duraklaması, verimlilik ve kalitenin düşmesi, yasal yükümlülüklerle karşılaşmadır. Bununla birlikte; müşteri memnuniyetsizliği, inceleme süresi, kilit işçinin kaybedilmesi, yerine yeni işçinin alınması ve eğitilmesi, ikame donanımın alınması, işçilerin motivasyonun azalması ve işletmenin imajının zarar görmesi de maliyetler arasında değerlendirilmektedir. Ulusal ekonomi açısından maliyeti; sosyal güvenlik sistemi ile hastane, iyileştirme merkezi giderleri için harcamalar söz konusudur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) verilerine göre; ülkemizde işletmelerin yalnızca % 2’si işçi sağlığı ve iş güvenliği için harcamada bulunmaktadır.

İşçileri maddi ve manevi olarak kayba uğratan meslek hastalıklarını meydana getiren nedenler nelerdir?

1. Fiziksel Tehlikeler(Titreşim, Gürültü, Yetersiz havalandırma, Aşırı ısı, nem ve hava hareketleri, Yetersiz veya aşırı aydınlatma).
2. Kimyasal Tehlikeler(Toksik gazlar, organik sıvıların buharları, ergimiş haldeki metal gazları, Radyasyona maruz kalma (X ışınları, doğal ve yapay radyoaktif maddeler, kızılötesi ve mor ötesi ışınlar), Asitler, Bazlar nedeniyle yanma, İnert tozlar, fibrojenik tozlar, toksik tozlar, kanserojen tozlar, alerjik tozlar).

3. Elektrikle Çalışma İle Meydana Gelen Tehlikeler(Topraklaması yapılmamış tezgahlar veya el aletleri, Topraklamanın belli periyodlarla kontrolünün yapılmaması, Elektrik ve aydınlatma tesisatının periyodik kontrolünün yaptırılmaması, Yıpranmış ve hatalı onarılmış el aletleri, Yetkisiz kişilerin müdahale etmek istemesi, Kırık yıpranmış el aletleri, Koruyucu baret, eldiven, çizme, ıstaka veya tabure gibi kişisel koruyucuların bulunmaması, Zeminin yalıtılmaması, Yüksek gerilim ile çalışmada gerekli kurallara uyulmaması).

4. Mekanik Tehlikeler(Makina ve tezgahın ezen, delen, kesen, dönen operasyon koruyucusunun bulunmaması, Preslerde çift el kumanda kullanılmaması, Preslerde ayak pedalı koruyucusu olmaması, Transmisyon kayışlarının koruyucusunun takılmamış olması, Makina ve tezgahı tehlike anında durduracak stop butonun ya da kesicinin bulunmaması, Yetersiz ve uygun olmayan makina ve koruyucu teçhizat, Yetersiz uyarı sistemleri, Düzensiz ve dağınık işyeri ortamı, Makinaların, kaldırma aletlerinin, kazanların, kompresörlerin vb. gerekli bakım ve periyodik kontrollerinin yapılmaması).

5. Tehlikeli Yöntem ve İşlemler(Makina veya tezgahlarda çalışırken koruyucu techizatın devre dışı bırakılması, Baret, gözlük, siper, maske vb. kişisel koruyucuların kullanılmaması, Aşırı yük kaldırma, 3 m’den yüksek malzeme istifleme, Etiketlenmemiş veya yetersiz etiketlenmiş malzeme, Gereken uyarı, ikaz işaret ve yazılarının konmamış olması, Güvenlik kartı olmayan kimyasalla çalışma)

B-MESLEK HASTALIĞININ ŞARTLARI;

1-)Meslek Hastalığına Tutulduğu İleri Sürülen Kişi Sigorta Olmalıdır;

Bir kimsenin hastalığının meslek hastalığı olarak kabulü ve meslek hastalığı sigortasından yararlanabilmesi için ilk koşul onun sigortalı olması gerekmektedir.
2-)Meslek Hastalığına Tutulan İşçi Bedensel veya Ruhsal Özürlü Bir Duruma Düşmeli ya da Ölmelidir;

Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabulü için gerekli ikinci şart, meslek hastalığına tutulan sigortalının bu hastalık nedeniyle geçici veya sürekli olarak bedensel ya da ruhsal bir zarara uğraması ya da bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiş olması gerekir. Meslek hastalığı sonucu hayatını kaybeden sigortalının mirasçıları işverene karşı meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası açabilirler.

3-)Meslek Hastalığı ile Sigortalının Gördüğü İş veya İşyeri Koşulları Arasında Uygun Bir İlliyet Bağı Bulunmalıdır;

Sigortalı işçinin sakatlanmasına veya ölümüne neden olan meslek hastalığı ile görülen iş veya işyeri koşulları arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Başka bir deyişle, hastalık yürütülen iş veya işyeri koşulları sonucu ortaya çıkmalıdır. Böyle bir illiyet bağının tespit edilemediği durumlarda meslek hastalığından söz edilmesi mümkün değildir.

Uygulamada bazen sigortalının meslek hastalığı işyerinden ayrıldıktan belli bir süre sonra ortaya çıkmaktadır. Bu durumda sigortalının eski işinden fiilen ayrılma zamanı ile hastalığın meydana çıkması arasında, hastalık için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nde belirlenen süreçten (yükümlülük süresinden) daha uzun bir zamanın geçmemiş olması şarttır. Ancak meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin, işyeri incelemesi ile kanıtlandığı hallerde, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir. Burada önemli olan hastalığı belirleyen rapor tarihi değil, tıbbi verilere göre hastalığın ortaya çıktığı tarihtir(Yargıtay 10.HD’nin 2009/11954 E., 2011/2781 K.)

4-)Hastalığın Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde Yer Alması ve Belirtilen Sürede Çıkması veya Hastalığın Mesleki Olduğu Konusunda Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu Kararı Bulunması Gereklidir;

Bir hastalığın mesleki sayılabilmesi için diğer bir koşul, hastalığın Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne ekli meslek hastalıkları listesinde yer alması veya yer almamasına rağmen hastalığın mesleki olmasına ilişkin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kararı bulunması gerekir.

Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yapılmaktadır.

5-)Meslek Hastalığının Kurum Sağlık Kurulu Raporu ile Saptanması Gerekir;

Sigortalılarının meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye Ankara, İstanbul veya Zonguldak’ta bulunan Sağlık Bakanlığı Meslek Hastalıkları Hastaneleri ile SGK’ca belirlenen bazı üniversite hastaneleri yetkili kılınmış iken 22.01.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle 4/a (SSK) ve 4/b (Bağ-Kur) sigortalılarının meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye, Sağlık Bakanlığı meslek hastalıkları hastaneleri ile ayırt edilmeksizin eğitim ve araştırma hastaneleri ve Devlet üniversitesi hastaneleri yetkili kılınmıştır.

Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Hizmetleri Protokolü’nde meslek hastalıkları hastanelerine başvurular madde 23’de düzenlenmiştir. Hastalığının mesleğinden kaynaklandığını düşünen ya da düşünülen işçi Sigorta mevzuatı açısından madde 23 kapsamında sevk evrağını alarak meslek hastalıkları hastanesine başvurabilirler.

“Madde 23-
Meslek hastalıkları hastaneleri ilgili mevzuat (506 ve 4958 sayılı Kanunlar ve ilgili tüzük) çerçevesinde faaliyet göstermekte olup aşağıda belirlenen birinci bent kapsamında yapılan başvurulara göre ikinci bent kapsamındaki işlemler yürütülmektedir. Bunlar:
1- Başvuru işlemleri:
a) Bir sağlık biriminden meslek hastalığı şüphesi ile ilgili meslek hastalıkları hastanesine sigortalının sevki,
b) Sigortalının meslek hastalığı iddiası ile sigorta müdürlükleri aracılığıyla ilgili meslek hastalıkları hastanesine sevki,
c) Meslek hastalıkları hastanesinde yapılan periyodik muayene sonucu meslek hastalığı şüphesi olan sigortalının başvurusu,
d) İşyeri hekimlerince meslek hastalığı şüphesi olan sigortalının başvurusu.

6-)5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun m.4/1-B Kapsamında Bulunan Bağımsız Çalışan Sigortalılar Yönünden Prim ve Prime İlişkin Tüm Borçların Ödenmiş Olması Gerekir;

Bu şartın, hizmet sözleşmesiyle çalışan sigortalılarla ilgisi bulunmamaktadır. 5510 sayılı Kanun’un 4.maddesi 1.fıkrası b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara veya hak sahiplerine meslek hastalığı nedeniyle gelir bağlanabilmesi için yukarıda sayılan koşullar yanında ve ayrıca kendi sigortalılığından dolayı genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

C-MESLEK HASTALIĞINDAN KAYNAKLANAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

Görevli mahkeme; Meslek hastalığı sonucu zarar gören işçinin veya ölümü halinde hak sahiplerinin işverene karşı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için açacakları davalarda görevli mahkeme İş Mahkemeleri’dir.

Yetkili mahkeme; Davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi veya sigortalının işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi yetkilidir. Kanunda öngörülen yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan bu kurala aykırı taraflar arasında yapılan sözleşmeler geçersizdir.

Davacı Sıfatı(Aktif Husumet); Meslek hastalığına tutulan sigortalı işçi veya meslek hastalığı nedeniyle bedensel zarara uğrayan ve daha sonra ölen işçinin mirasçıları dava açmaya yetkilidir.

Davalı Sıfatı(Pasif Husumet); Meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat alacağına ilişkin davada husumet işverene karşı yöneltilmelidir. Ancak, asıl işveren-alt işveren ilişkisi varsa asıl işverene; ödünç iş ilişkisi kurulması halinde ödünç işçi alan işverene ve ödünç işçi veren işverene; meslek hastalığı sonrası mal varlığının veya işletmenin aktif ve pasifi ile devredilmesi halinde devir alan kişiye, kusurlu 3.kişilere, varsa işletene ve bu arada sigortacıya yöneltilebilir.

Davanın hasımda değil, temsilciden yanılma sonucu açılması halinde, dava husumetten reddedilmeyip, gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerekir.

Yargılama Yöntemi; Hak sahipleri tarafından meslek hastalığı nedeniyle İş Mahkemesi’nde açılan tazminat davalarına genel hükümler çerçevesinde ve basit yargılama usulüne göre incelenip hükme bağlanır. Bu nedenle tazminat davaları adli tatilde de görülür ve yasal süreler adli tatilde de işlemeye devam eder. Ayrıca bu davalarda mutlaka duruşmalı yargılama yapılır.

Zamanaşımı; Sigortalı tarafından işveren aleyhine meslek hastalığı nedeniyle açılacak tazminat davaları, 818 sayılı BK’nun 125 ve 6098 sayılı BK’nun 146.maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımının başlangıç süresi ise sigortalı işçide oluşan meslekte sürekli işgöremezlik oranının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde raporla saptandığı tarihtir. Meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının desteğinden yoksun kalan hak sahipleri tarafından işveren aleyhine açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında da zamanaşımı süresi 10 yıl olup, bu süre ölüm tarihinden itibaren başlar.

Uygulamada maddi tazminat miktarı az tutularak dava açılmalı, bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan miktar üzerinden dava ıslah edilmektedir. Ancak manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi gereğince ek dava ve ıslah konusu yapılamaması nedeniyle manevi tazminat miktarının dava açılırken iyi belirlenmesi davacı işçinin menfaatinedir.

TAZMİNAT DAVASI - MESLEK HASTALIĞI SONUCU MALULİYET

T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi

Esas:  2006/8103
Karar: 2006/7117
Karar Tarihi: 29.06.2006

ÖZET: Dava, iş kazası sonucu oluşan maluliyet nedeni ile davacının uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 109.maddesinde öngörülen prosedüre göre S.S.Kurumu sağlık Kurullarınca yerilen raporlara itiraz halinde sorunun S.S.Yüksek Sağlık Kurumuna intikali zorunludur. Ancak bu kuruldan verilen raporlara karşı herhangi bir itiraz olduğunda mahkemece Adli Tıp Merci veya Tıp Fakültesi konseylerinden rapor alarak sonuca gidilecektir. Mahkemenin 109. madde çerçevesinde işlem yapmadan sonuca gitmesi usul ve yasaya aykırıdır. 


(506 S. K. m. 109)

Dava: Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. 

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. 

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi S. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: 

Karar: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddine. 

2- Dava, iş kazası sonucu oluşan maluliyet nedeni ile davacının uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir. 

Mahkemece maluliyet oranına yapılan itiraz değerlendirilmeden davanın kısmen kabulü doğru bulunmamıştır. 

Dosya içeriğine göre SSK. Zonguldak Meslek Hastalıkları Hastanesinden alınan 6.8.2003 tarihli raporunda maluliyetin % 12.3 iken, 7.2.2006 tarihli raporunda % 19.2 olduğu belirlenmiştir. Kısa sürede olan bu maluliyet artışı ile ilgili davalı vekilinin itirazlarının ret gerekçesi yerinde değildir. Bu nedenle öncelikle maluliyet oranının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 109.maddesinde öngörülen prosedüre göre S.S.Kurumu sağlık Kurullarınca yerilen raporlara itiraz halinde sorunun S.S.Yüksek Sağlık Kurumuna intikali zorunludur. 

Ancak bu kuruldan verilen raporlara karşı herhangi bir itiraz olduğunda mahkemece Adli Tıp Merci veya Tıp Fakültesi konseylerinden rapor alarak sonuca gidilecektir. 

Mahkemenin 109. madde çerçevesinde işlem yapmadan sonuca gitmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. 

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 29.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.