Derneğin Kendiliğinden Sona Erdiğinin Tespiti...

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 
Esas No: 2010/5127 
Karar No: 2011/1038 

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesi hükmüne göre, derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinde davanın İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü'nün 27.07.2006 tarih ve 2006/22531 sayılı yazısı ile açıldığı, esas defterine kaydedildiği, mahkemece tensip yapılıp duruşma günü belirlenmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verildiği ve verilen hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 73. maddesi hükmünde "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez.", 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 18. maddesinin birinci fıkrası hükmünde “Bu kanunla ilgili olarak hukuk mahkemelerinde bakılacak davalarda basit yargılama usulü uygulanır.", 36. maddesinin son cümlesi hükmünde ise “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri uygulanır." denilmektedir. Gerek sözü edilen ve gerekse diğer kanunlarımızda derneklerle ilgili hukuk davalarının duruşma yapılmaksızın dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuçlandırılacağına ilişkin başka bir hüküm de bulunmamaktadır. Açıklanan hukuksal olgular birlikte değerlendirildiğinde dernekler ile ilgili hukuk davalarında mahkemelerce duruşma yapılması, yargılamanın basit yargılama usulüne göre yürütülerek sonuçlandırılması gerektiği kuşkusuzdur.

Somut olaya gelince, dava derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti istemiyle açıldığına göre, az yukarıda açıklanan hukuksal olgular göz önüne alınarak mahkemece öncelikle tensip yapılarak duruşma günü belirlenmesi ve duruşma gününün taraflara tebliği, duruşmaya geldiklerinde taraflardan davaya karşı diyeceklerinin ve varsa delillerinin sorulması, gösterecekleri delillerin toplanması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, duruşma açılmaksızın davanın dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuçlandırılması isabetsiz, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemi bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün HUMK'nun 427/6 maddesi hükmüne göre ve sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Kararın onaylı bir örneğinin Resmî Gazete’de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığı'na, yerel mahkemesine gönderilmek üzere dava dosyasının ve kararın onaylı bir örneğinin yüksek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 24.02.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.