Adli Para Cezasının Konutta Çektirilmesi Kararının Bozulması

T.C. 

YARGITAY 

4. Ceza Dairesi YASA YARARINA BOZMA

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Y A R G I T A Y İ L A M I




Esas No : 2008/21510

Karar No : 2009/12657

Tebliğname No : YYB - 2008/230633




Tehdit ve hakaret suçlarından sanık N. B.'un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 125/1, 62, (iki kez), 106/1, 62 maddeleri gereğince 1.800,00 (iki kez) ve 600,00 Yeni Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesinin 30.11.2006 tarihli ve 2006/234-693 sayılı kararının infazı sırasında hükümlünün ödeme emrinin tebliğine rağmen 30 gün içerisinde bahsi geçen para cezalarını ödememesi üzerine cezanın 210 gün hapis cezasına çevrilmesini müteakip, hükümlünün talebi üzerine anılan cezanın 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 110/2. Maddesi uyarınca konutunda çektirilmesine dair Eceabat Sulh Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihli ve 2007/22 değişik sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 27.10.2008 gün ve 54421 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.11.2008 gün ve 230633 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:

Tebliğnamede “Hükümlü hakkındaki toplam 4.200,00 yeni Türk lirası adlî para cezasının iııfazı sırasında yapılan talep üzerine, 5351 sayılı Kanun'la değişik 5275 sayılı Kanun'un 110/2. maddesi uyarınca hapse çevrilen cezanın konutta çektirilmesine karar verilmiş ise de;

5275 sayılı Kanun'un 110/2. maddesinde yer alan "Mahkûmiyete konu suç nedeniyle doğmuş zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine dair hukukî sorumlulukları saklı kalmak üzere; 

Kadın veya altmışbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları altı ay, veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine hükmü veren mahkemece veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkemece karar verilebilir." hükmü ile,

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 52. maddesindeki adlî para cezası başlıklı;

(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayaın hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet hazinesince ödenmesinden ibarettir.

(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı. kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz öniinde bulundurularak takdir edilir.

(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.

(4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verilebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirilir" şeklindeki düzenleme karşısında, 5275 sayılı Kanun 110/2. Maddesinin uygulanamayacağı ve hükümlü hakkındaki hapis cezasının konutta çektirilmesine karar verilemiyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir.

Gereği görüşüldü;

İncelenen dosyada, tehdit ve hakaret suçlarından dolayı hükmedilen adli para cezalarının ödenmemesi nedeniyle, 5275 sayılı Yasanın 106/3. maddesi uyarınca C. Savcısınca adli para cezalarının hapse çevrilmesine karar verilip, daha sonra da Eceabat Sulh Ceza Mahkemesinden, bu cezanın konutta çektirilmesine karar verilmesi isteminde bulunulduğu ve mahkemenin bu istemi kabul ettiği anlaşılmaktadır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasanın "özel infaz usulleri" başlıklı 110/2. maddesinde belirtilen miktarlardaki süreli hapis cezasına. mahkum olanların `hapis cezalarının', maddede sayılan koşulların oluşması halinde, hükmü veren mahkemece veya aynı derecedeki başka bir mahkeme kararı ile `konutta çektirilmesine' karar verilebileceği düzenlenmiştir. Ödenmeyen adli para cezasının, yasanın verdiği yetkiyle Cumhuriyet Savcısı tarafından `hapse' çevrilmesi durumunda, hükümlü bu cezasını, 5275 sayılı Yasada öngörülen koşullarda ve `hapis cezası' olarak bir ceza infaz kurumunda çekmektedir. Ancak, hak yoksunlukları bakımından 5275 sayılı Yasanın 106/9. maddesi uyarıca adli para cezası esas alınmaktadır. Dolayısryla, incelenen olayda 5275 sayılı Yasanın 110/2. maddesinde belirtilen "hapis cezalarının ... konutta çektirilmesine" ilişkin düzenlemedeki, hükümlünün yaşına ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların gerçekleştiği kabul edilmelidir. Diğer taraftan, anılan 106/9. maddede, adli para cezasından çevrilen hapsin infazının ertelenemeyeceği ve hakkında koşullu salıverme hükümlerinin uygulanamayacağının belirtilmesine karşın, konutta çektirmeyle ilgili benzeri bir istisnaya yer verilmemesi de, adli para cezasından çevrilen hapsin konutta çektirilmesine engel bulunmadığını göstermektedir. Esasen, mahkemenin vereceği cezanın niteliği konusunda bir söz hakkı bulunmayan sanığın, hapis cezası verilmiş olsaydı yararlanabileceği bir haktan, mahkemenin takdirinin adli para cezası olması nedeniyle yararlandırılmaması da hukuka uygun görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle, Eceabat Sulh Ceza Mahkemesince verilen konutta çektirme kararının hukuka uygun bulunduğu anlaşıldığından, tebliğnamede yer alan YASA YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 24.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 




Başkan Üye Üye Üye Üye




KURULDA YUKARDAKİ KARARI BOZMUŞ BOZDUĞU KARARDA AŞAĞIDA.


T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 2009/4-187
Karar: 2009/306
Karar Tarihi: 22.12.2009
HAKARET VE TEHDİT SUÇU - HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI - KARARIN KATILANA TEBLİĞ EDİLİP EDİLMEDİĞİ - HENÜZ KESİNLEŞMEMİŞ KARARLARA KARŞI YASA YARARINA BOZMA YOLUNA BAŞVURULAMAYACAĞI - DOSYANIN MAHALLİNE GÖNDERİLMESİNE KARAR VERİLDİĞİ
ÖZET: Sulh Ceza Mahkemesinin kararının katılana tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması ile tebliğ edilmediğinin belirlenmesi halinde henüz kesinleşmemiş kararlara karşı yasa yararına bozma yoluna başvurulamayacağının değerlendirilmesi, tebliğ edilmiş olduğunun saptanması halinde ise, bu karar ile, bu karara yapılan itiraz üzerine 2. Asliye Ceza Mahkemesince verildiği anlaşılan <itirazın reddine> ilişkin kararın da yasa yararına bozma başvurusuna dahil edilmesinin sağlanması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmelidir. 
(5237 S. K. m. 52, 106, 125) (1412 S. K. m. 305) (5275 S. K. m. 106, 110) (5271 S. K. m. 231) (YCGK. 03.02.2009 T. 2008/11-250 E. 2009/13 K.) (4.CD 06.11.2007 T. 2007/8612 E. 2007/8939 K.) (4.CD 24.06.2009 T. 2008/21510 E. 2009/12657 K.) 
Dava: Hükümlü Naide B.'un; 
26.06.2006 tarihinde işlediği hakaret suçundan, 5237 sayılı TCY'nın 125/1 ve 52. maddeleri uyarınca 1800 YTL, 
26.06.2006 tarihinde işlediği tehdit suçundan, 5237 sayılı TCY'nın 106/1 ve 52. maddeleri uyarınca 600 YTL, 
29.08.2006 tarihinde işlediği hakaret suçundan ise, 5237 sayılı TCY'nın 125/1 ve 52. maddeleri uyarınca 1800 YTL, 
Adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin, Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.11.2006 gün ve 234-693 sayılı hükmün, 1412 sayılı CYUY'nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 305. maddesi uyarınca kesin nitelikte olması nedeniyle infaz işlemlerine başlanılmış, 
Para cezasının infazı sırasında süresi içerisinde ödeme yapılmadığından, adli para cezaları toplam 210 gün hapis cezasına çevrilmiş, 
Hükümlünün talebi üzerine de, Eceabat Sulh Ceza Mahkemesince 20.02.2007 gün ve 22 değişik iş sayı ile, 
<... talebin="" kabul="" ne="" h="" k="" ml="" n="" adli="" para="" cezas="" ndan="" evrilen="" hapis="" 5275="" say="" l="" nfaz="" yasas="" 110="" 2="" maddesi="" uyar="" nca="" evinde="" ektirilmesine=""> karar verilmesinin ardından, Adalet Bakanlığınca 04.06.2007 gün ve 29333 sayı ile; 
<... paradan="" evrilen="" hapis="" cezalar="" nda="" nfaz="" yasas="" n="" 110="" maddesinin="" 2="" f="" kras="" uyar="" nca="" infaza="" karar="" verilemeyece="" i=""> gerekçesiyle, yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması nedeniyle, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 06.11.2007 gün ve 8612-8939 sayı ile; 
<... yasa="" yarar="" na="" bozmaya="" konu="" edilen="" karar="" n="" kat="" lana="" tebli="" edilmemi="" oldu="" undan="">, 
Bahisle, yasa yararına bozma talebi reddedilmiştir. 
Bunun üzerine 20.03.2008 tarihinde karar katılana tebliğ edilirken; 5271 sayılı CYY'nın 231. maddesinde, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle de, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini isteyen hükümlü ile ilgili olarak, Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesince 28.05.2008 gün ve 234-693 sayılı ek karar ile; (evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda) 
<...Hükümlünün dosyaya yansıyan kişilik özellikleri nazara alınarak yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılamadığı gibi, hükümlünün gerek soruşturma gerek yargılama aşamasında uzlaşmayı kabul etmeyerek katılanın zararını karşılamadığı, bu nedenle tazmin şartının da gerçekleşmediği anlaşıldığından...> biçimindeki gerekçeye dayanılmak suretiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması istemi geri çevrilmiş, bu karara karşı hükümlü tarafından yapılan itiraz ise, Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince 17.06.2008 gün ve 178 değişik iş sayı ile reddedilmiştir. 
Daha sonra, ilk başvurudaki neden aynen tekrar edilerek, Adalet Bakanlığınca 27.10.2008 gün ve 54421 sayı ile yeniden yasa yararına bozma yoluna başvurulmakla, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 24.06.2009 gün ve 21510-12657 sayı ile, , yasa yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir. 
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.07.2009 gün ve 230633 sayılı itirazı ise; yasa yararına bozma talebinin yerinde olduğuna, bununla birlikte, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının reddine ilişkin kararın katılana tebliğ edilip edilmediğinin araştırılmasının ardından, bu hususa ilişkin yargılamanın evrak üzerinde yapıldığı Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesinin 28.05.2008 gün ve 234-693 sayılı kararına itiraz edilmesi üzerine Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilmiş bulunan 17.06.2008 gün ve 178 değişik iş sayılı kararın da yasa yararına bozma yoluyla getirilebileceğine, sonuç olarak ise, Özel Daire kararının kaldırılması ile Eceabat Sulh Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 gün ve 22 değişik iş sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkindir. 
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır: 
Karar: Hükümlü Naide Bulun hakkındaki karara hasren yapılan incelemede: 
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; 5275 sayılı Yasanın 110. maddesinde düzenlenmiş bulunan <özel infaz usullerinin>, hakkındaki para cezası ödenmediği için hapse çevrilmiş olan hükümlüler hakkında da uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkin ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun evrak üzerinde değerlendirmeye tabi tutulduğu uyarlama yargılamasına ilişkin olan kararların da yasa yararına bozma başvurusuna konu edilmesinin gerekip gerekmediği konusunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak görüşülmesi gerekmiştir. 
İncelenen dosya içeriğinden, 
Hükümlü hakkında, iki ayrı hakaret ve tehdit olmak üzere üç suçtan verilen adli para cezalarının, ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen süresi içerisinde ödenmemesi nedeniyle, 5275 sayılı Yasanın 106/3. maddesi uyarınca toplam 210 gün hapse çevrildiği, 
İnfaz aşamasında gerçekleştirilen talep üzerine, Eceabat Sulh Ceza Mahkemesince 210 gün hapis cezasının 5275 sayılı Yasanın 110/2. maddesi uyarınca evde çektirilmesine karar verildiği, 
Esas itibarıyla, iki kez Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma başvurusuna konu edilen kararın Eceabat Sulh Ceza Mahkemesinin bu kararı olduğu, oysa, bu arada 5271 sayılı CYY'nın 231. maddesinde 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle gerçekleştirilen uyarlama yargılaması sırasında, Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesince 28.05.2008 gün ve 234-693 sayı ile evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçesiyle , bu karara hükümlü tarafından itiraz edilmesi üzerine de Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince 17.06.2008 gün ve 178 değişik iş sayı ile karar verildiği, 
Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesi kararına hükümlü tarafından itiraz edilmiş olmakla birlikte, bu kararın tebliğ edilip edilmediğinin dosyadan belirlenemediği, 
Anlaşılmaktadır. 
Öte yandan; ilkeleri Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından yapılması gereken değerlendirmede, manevi zararın, objektif koşullar arasında yer alan kapsamında sayılamayacağı, hakaret ve tehdit suçlarında maddi zarardan söz edilemeyeceği, ise ancak duruşmalı yargılamada değerlendirilebileceği açıktır. 
Bu durum karşısında, duruşmalı yapılması gereken uyarlama yargılamasının evrak üzerinde yapılmış olması hukuka uygun olmayıp, bu yargılamanın usulüne uygun yapılması ve yargılama sonunda karar verilmesi durumunda, somut olay açısından <özel infaz usullerinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunun> tartışılmasına gerek kalmayabilecektir. 
Şu halde, uyuşmazlık konusunda karar verilebilmesi için öncelikle Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesince verilen uyarlama kararı ile bu karara yapılan itiraz üzerine Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen kararının da, yasa yararına bozma konusu yapılması gerekmektedir. Bu kararlarda bulunduğu saptanan yasaya aykırılık giderilmeden uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen müessesesi, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümlerin onaylanması sonucunu doğuracaktır. 
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, subjektif koşulların evrak üzerinde değerlendirilmesi suretiyle verilmiş bulunan ilişkin Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesinin 28.05.2008 gün ve 234-693 sayılı kararının katılana tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması ile tebliğ edilmediğinin belirlenmesi halinde henüz kesinleşmemiş kararlara karşı yasa yararına bozma yoluna başvurulamayacağının değerlendirilmesi, tebliğ edilmiş olduğunun saptanması halinde ise, bu karar ile, bu karara yapılan itiraz üzerine Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verildiği anlaşılan 17.06.2008 gün ve 178 değişik iş sayılı ilişkin kararın da yasa yararına bozma başvurusuna dahil edilmesinin sağlanması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmelidir. 
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, 
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE, 
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.06.2009 gün ve 21510-12657 sayılı, yasa yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, 
3- Dosyanın belirtilen işlemlerin yapılması için Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.12.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.




ÖDENMEYEN ADLİ PARA CEZASININ HAPSE CEVRİLMESİ HAPSİNDE KONUTTA CEKTİRİLMESİNE KARAR VERİLEMİYECEĞİ.


YARGITAY
2. Ceza Dairesi 2009/53799 E.N , 2010/7351 K.N.

İlgili Kavramlar

ADLİ PARA CEZASI
KISA SÜRELİ HAPİS CEZALARININ ÖZEL İNFAZ ŞEKİLLERİ
PARAYA ÇEVİRME

Özet
ADLİ PARA CEZASINDAN ÇEVRİLEN HAPİS CEZASININ İNFAZININ ERTELENEMEMESİ, İNFAZINDA KOŞULLA SALIVERME HÜKÜMLERİNİN UYGULANAMAMASI VE HAK YOKSUNLUKLARI BAKIMINDAN ADLİ PARA CEZASININ ESAS ALINACAK OLMASI, HÜKÜMLÜNÜN ADLİ PARA CEZASINI ÖDEMESİ HALİNDE HER ZAMAN İNFAZIN SONLANDIRILABİLMESİ KARŞISINDA, İNFAZ HUKUKUNA İLİŞKİN, PARA CEZASININ ÖDENMESİNİ SAĞLAMA AMACINA YÖNELİK OLMASI NEDENİYLE, BU TÜR HAPİS CEZALARI YÖNÜNDEN ÖZEL İNFAZ USULLERİNİN UYGULANMASI OLANAĞI BULUNMAMAKTADIR.


İçtihat Metni

Basit yaralama suçundan sanık Meliha'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 29/1, 62, 52/2. maddeleri gereğince 1.000 Yeni Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair (İncirliova Sulh Ceza Mah-kemesiynin 06.02.2008 tarihli ve 2007/355 esas, 2008/94 sayılı kararının infazı sırasında hükümlünün para cezasını ödememesi sebebiyle İncirliova Cumhuriyet Başsavcılığınca hapis cezasına çevrilmesini müteakip, cezasının konutunda çektirilmesi talebinin kabulü ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 110/2. maddesi uyarınca konutunda çektirilmesine ilişkin aynı mahkemenin 28.08.2008 tarihli ve 2007/355 esas, 2008/94 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 23.10.2009 gün ve 2009/12370/59941 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.11.2009 gün ve 2009/ 254893 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

Yargıtay Onuncu Ceza Dairesi'nin 23.02.2009 tarihli ve 2009/1261 esas, 2009/2702 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun'un 86/2. maddesi uyarınca verilen adli para cezasının infazının 5275 sayılı Kanun'un 106. maddesine göre yapılması gerektiği, hükümlü tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içerisinde adli para cezası ödenmezse, ödenmeyen kısma gelen gün miktarınca hapsedileceği, aynı maddenin 9. fıkrası uyarınca adli para cezasından çevrilen hapsin infazının ertelenmesi ve şartla salıverilme hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, ancak hükümlünün hapis yattığı günler dışındaki günlere karşılık gelen miktarı öderse hapisten çıkarılacağı, adli para cezasının ödenmemesi sebebiyle dönüştürülen hapis cezasının, para cezasının yerine getirilmesini sağlamak amacına yönelik, infaz hukukuna ilişkin zorlama hapsi niteliğinde olduğu, 5275 sayılı Kanun'un 110. maddesinde öngörülen özel infaz usullerinin uygulanmasının mümkün bulunmadığı, söz konusu hükmün uygulanması için infaza konu cezanın kısa süreli hapis olması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

İncirliova Sulh Ceza Mahkemesi'nin 06.02.2008 gün 2007/355, 2008/94 sayılı hükmü ile kasten yaralama suçundan 1.000,00 TL adli para cezası ile hükümlülüğüne karar verilen sanığın, adli para cezasını ödememesi üzerine, İncirliova Cumhuriyet Savcılığı'nın, 01.08.2008 günlü kararı ile adli para cezasının hapse çevrildiği, hükümlünün başvurusu üzerine İncirliova Sulh Ceza Mahkemesi'nce, 5275 sayılı Yasa'nın 110. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının konutunda çektirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

5275 sayılı Yasa'nın 106. maddesinin 3. fıkrası uyarınca adli para cezasından çevrilen hapis cezasının, aynı maddenin 9. fıkrası uyarınca infazının ertelenememesi, infazında koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanamaması ve hak yoksunlukları bakımından adli para cezasının esas alınacak olması, hükümlünün adli para cezasını ödemesi halinde her zaman infazın son-landırılabilmesi karşısında, infaz hukukuna ilişkin, para cezasının ödenmesini

sağlama amacına yönelik olması nedeniyle, bu tür hapis cezaları yönünden anılan Yasa'nın 110. maddesinde öngörülen özel infaz usullerinin uygulanması olanağı bulunmadığından, yasa yararına bozma istemi yerinde görülmekle, İncirliova Sulh Ceza Mahkemesi'nden verilip kesinleşen 28.08.2008 gün ve 2007/355, 2008/94 sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca (BOZULMASINA), hükümlü Osman ve Fatma kızı, 29.01.1937 doğumlu Meliha'nın, aynı mahkemeden aldığı 1.000,00 TL adli para cezasından çevrilen 50 gün hapis cezasının konutunda çektirilmesi kararının kaldırılmasına, 10.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.