Dinsel Törenle Evlenme Suca Sürüklenen Cocuk

T.C
YARGITAY
4. Ceza Dairesi 
2010/22652 E.N 
2010/20463 K.N

İlgili Kavramlar

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK
EVLENME OLMAKSIZIN DİNSEL TÖRENLE EVLENME
CEZA SORUMLULUĞUNUN TESPİTİ

Özet
SUÇA SÜRÜKLENEN 12-15 YAŞ GRUBUNDAKİ ÇOCUKLARIN ALGILAMA VE DAVRANIŞLARINI YÖNLENDİRME YETENEĞİNİN SAPTANMASI İÇİN MAHKEMECE SOSYAL İNCELEME YAPTIRILMALI, YAPTIRILMADIĞI TAKDİRDE GEREKÇESİ KARARDA TARTIŞILMALIDIR. SOSYAL İNCELEME RAPORUNDA BELİRLENEN SAPTAMALAR ÇERÇEVESİNDE KÜÇÜĞÜN İŞLEDİĞİ FİİLİN HUKUKİ ANLAM VE SONUÇLARINI ALGILAMA VE DAVRANIŞLARINI YÖNLENDİRME YETENEĞİNİN BULUNUP BULUNMADIĞI KONUSUNDA KARAR VERME YETKİSİ MAHKEMEYE AİT OLUP, BU KONUDA KARARA VARABİLMEK İÇİN SOSYAL İNCELEME RAPORU VE UZMAN HEKİM RAPORUNDAN YARARLANILMALIDIR.



İçtihat Metni

Evlenme olmaksızın dinsel törenle evlenme suçundan sanık Seher'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 230/5, 31/2, 62, 52. maddeleri uyarınca 500 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair (Mut Sulh Ceza Mahkemesi)'nin 02.04.2010 tarihli ve 2009/437 esas, 2010/136 sayılı kararının Adalet Bakanlığı'nca 02.07.2010 gün ve 2010/44370 sayılı yazısı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 22.07.2010 gün ve 2010/175687 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:

Tebliğnamede "Dosya kapsamına göre, 28.09.1994 doğum tarihli suça sürüklenen çocuk Seher'in suç tarihi olan 03.07.2008 tarihi itibarıyla 12-15 yaş grubunda yer aldığı, 5237 sayılı Kanun'un 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığının uzman hekim raporu ile tespiti gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir." denilmektedir.

Gereği görüşüldü;

5237 sayılı TCY'nin 31/2. maddesinde, fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması durumunda ceza sorumluluğunun bulunmadığı, ancak aksi halde verilecek cezada indirim yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Suça sürüklenen 12-15 yaş grubundaki çocuklar hakkındaki algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin saptanmasıyla ilgili olarak 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası'nın 35/1. maddesinde şu hüküm yer almaktadır: "Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hakimleri veya Cumhuriyet Savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde gözönünde bulundurulur." Bu yasal düzenleme ile sosyal inceleme raporunda belirlenen saptamalar çerçevesinde küçüğün işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığı konusunda karar verme yetkisi mahkemeye ait bulunmaktadır. Ancak mahkeme bu konuda karara varabilmek için sosyal inceleme raporu ve uzman hekim raporundan yararlanmalıdır. Nitekim, Resmi Gazete'nin 24.12.2006 tarih ve 26386 sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/1. maddesinde sosyal inceleme raporu alınması gerektiği belirtilmiş, aynı maddenin 7. fıkrasında ise, mahkemece çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması halinde, kararda gerekçesinin gösterilmesi zorunlu kılınmıştır.


Yönetmeliğin 20/2-4. madde ve fıkralarında sosyal inceleme raporu ile uzman hekim raporunun alınması gerektiği şöyle açıklanmıştır:

"(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş, onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.

(3) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş, onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hakim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri gözönünde bulundurur.

(4) İkinci ve üçüncü fıkralardaki hallerde, hakim veya mahkeme, sosyal inceleme raporu ile birlikte çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenebilmesi amacıyla adli tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk halinde uzman hekimden görüş alır."

İncelenen dosyada, sanık hakkında sosyal inceleme raporu alınmasına karşın uzman hekim raporu alınmadan ve yasal zorunluluk bulunduğu halde TCY'nin 31/2. maddesi uyarınca, küçük sanığın işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri yönünde bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması yasaya aykırı görüldüğünden; 5271 sayılı CYY'nin 309/4-b maddesi uyarınca; Mut Sulh Ceza Mahkemesi'nin 02.04.2010 tarihli ve 2009/ 437 esas, 2010/136 sayılı kararının (YASA YARARINA BOZULMASINA), bozma doğrultusunda yeniden yargılama yapılmak üzere gereğinin mahkemesince yerine getirilmesine, 08.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.