GÖREVLİYE SÖVME  Avukat Olan Sanığın Askeri Yargıya Karşı

T.C.

YARGITAY

4. CEZA DAİRESİ

E. 1997/10420

K. 1997/11091

T. 11.12.1997

• GÖREVLİYE SÖVME ( Avukat Olan Sanığın Askeri Yargıya Karşı Eleştirilerini Dile Getirmesi )

• ELEŞTİRİ SINIRININ AŞILMASI ( Avukat Olan Sanığın İfadelerinin Savunma Çerçevesinde Kalmasının Hukuka Uygunluk Nedeni Olması )

• SAVUNMA ÇERÇEVESİNDE KALAN İFADELER ( Avukat Olan Sanığın Askeri Yargı İle İfadelerin Eleştiri Sınırlarının Aşılmamış Olması )

765/m.268


ÖZET : Avukat olan sanık, 9.6.1994 tarihli dilekçesinde; Askeri Yargıtay'ın dosyayı peşin yargı ile incelediği, ciddiye alınamayacak gerekçeler ileri sürdüğü, kararın vicdanları sızlattığı, mağdure ve yakınlarının Askeri Yargı'ya güvenlerinin kalmadığı, bozma kararında hayali suçlamalarla mağdureyi suçlu göstermeye çalıştıkları ve temyiz dilekçesinde ise; Daire'nin konuya objektif bakmadığı, bozma kararının hukuk ve adalet mantığına aykırı olduğu, sanığın kurtulması için gerekçe yaratıldığı gibi sözler sarfetmiştir. Söz konusu eylemlerde, suçu hukuka uygun kılan eleştiri sınırlarının aşılmadığı ve savunma çerçevesinde kalıp suç unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden beraat yerine mahkumiyet kararı verilmesi hatalıdır. 
DAVA : Görevliye sövme suçundan sanık N. E. hakkında TCY'nin 268/3, 80, 59/2, 647 Sayılı Yasa'nın 4, 6. maddeleri uyarınca sanığın 1.750.000 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne ve cezasının ertelenmesine ilişkin Ankara Ağır 2. Ceza Mahkemesi'nden verilen 1996/100 Esas, 19961253 Karar sayılı ve 3.12.1996 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık N. E. müdafıi tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 13.11.1997 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 24.11.1997 tarihinde Daire'ye gönderilen dava dosyası başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü. 
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. 
Ancak; 1- Avukat olan sanığın, 4. Kolordu Askeri Mahkemesi'ne verdiği 9.6.1994 tarihli dilekçesinde; Askeri Yargıtay 2. Dairesi'nin dosyayı yüzeysel ve peşin yargı ile incelediği, kararda ciddiye alınmayacak gerekçeler ileri sürdüğü, hukukla hiç ilgisi bulunmayan subay üye ile Askeri Yargıtay dairesi'nin aynı noktada buluştuğu, kararın vicdanları sızlattığı, mağdure ve yakınlarının özellikle Askeri Yargıtay'ya inançlarının kalmadığı, bozma kararlarında hayali suçlamalara yer vererek mağdureyi suçlu göstermeye çalıştıkları, bozma kararının, Genel Kurmay Adli Müşavirliği'ndeki akrabaları olduklarını sandığımız hakimlerce kesin olarak bozduracağını iddia eden sanığı haklı çıkardığından söz ettiği ve ayrıca 2.8.1995 tarihli temyiz dilekçesinde ise; daire'nin konuya nesnel ( objektif ) bakmadığı, tarafsızlığı yitirdiğine ilişkin kanılarının sürdüğü, vicdani rahatsızlık duymayacaklarını umarak aslında verilecek kararı bilmelerine karşın temyiz hakkını kullanmaya gerek duydukları, bozma kararının hukuk ve adalet mantığından yoksun olduğu, sanığın kurtarılması için gerekçe yaratıldığı, hukuk adına üzüntü veren şeyin direnmeden sonra dosyanın Daireler Genel Kurulu'na gönderilmediği gibi sözlere yer verme eylemlerinde, suçu hukuka uygun kılan eleştiri sınırlarının aşılmadığı ve savunma çerçevesinde kalıp süç öğelerinin oluşmadığı gözetilmeden, beraat yerine hükümlülük kararı verilmesi, 
2- Kabule göre; bir yıl arayla işlenen suçların aynı kararla gerçekleştirildiğinden söz edilemeyeceği gözetilmeden, müteselsil suçta suçları kaynaştıran ( içtima ) "aynı suç işleme kararı" yerine, "aynı suç kastına" dayanılarak TCY'nin 71. maddesi yerine, aynı yasanın 80. maddesinin uygulanması, 
Yasaya aykırı ve sanık N. E. müdafıinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.12.1997 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.