6100 Sayılı HMK’da Hükmün Sonuç Kısmı Sigortalılık Süresinin Tespiti  Yaşlılık Aylığına Hak Kazanma 

YARGITAY 10.Hukuk Dairesi 
Esas: 2011/12977 
Karar: 2011/14778 

6100 Sayılı HMK’da Hükmün Sonuç Kısmı 
Sigortalılık Süresinin Tespiti 
Yaşlılık Aylığına Hak Kazanma 

Dava, 1479 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki sigortalılık sürelerinin ve yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381’inci maddesinde, mahkemenin, hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim edeceği (yüze karşı okuyacağı), kararın tefhiminin en az 388’inci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı belirtilmiş, 388’inci maddesinde kararın içereceği konular sıralanarak, yargılama sonunda kurulan hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu bildirilmiş, 389’uncu maddesinde, mahkeme kararı ile iki tarafa yüklenen ve verilen görev ve hakların kuşku ve duraksamayı gerektirmeyecek şekilde oldukça kolay anlaşılır ve açık yazılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294’üncü maddesinde, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu belirtildikten sonra 297’nci maddesinde hükmün kapsadığı hususlar sıralanarak, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu bildirilmiştir. Anlaşılacağı üzere söz konusu düzenlemeler, yargıda netlik ve açıklık ilkesine uygun olarak kamu düzeni ve barışının sağlanmasını amaçlamaktadır.
21.10.1975 – 30.09.2003 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olunduğunun ve yaşlılık sigortasından aylık tahsisine hak kazanıldığının tespiti istemlerine ilişkin davada verilen kararın Dairemizce yapılan temyiz denetimi sonunda, “..... Kurumca kabul edildiği için dava konusu olmayan sigortalılık süresine (13.10.1975 – 20.04.1982, 22.03.1985 – 08.11.1988, 22.06.1994 – 11.06.1996, 15.10.1997 – 30.10.2000 dönemleri) ek olarak ayrıca taraflar arasında çekişme konusu yapılan 20.04.1982 – 22.03.1985 döneminde de davacı zorunlu sigortalı kabul edilmek suretiyle fazla prim ödemesi bulunup bulunmadığı ve varsa yatırılan fazlalığın ödeme tarihi itibarıyla karşılığı olan süre, davalı Kurumdan sorularak ve dava tarihine kadar yapılan tüm ödemeler değerlendirilerek belirlenmeli, Kurumun göndereceği cevap içeriğine davacı tarafından itiraz edilmesi durumunda; konuda uzman bilirkişiye inceleme yaptırılarak yöntemince rapor düzenlenmeli, sonrasında, 30.10.2000 gününden itibaren davacının anılan süre kadar isteğe bağlı sigortalı olduğu hüküm altına alınmalıdır. .....” gerekçesiyle bozulduğu, anılan 28.05.2009 gün ve 4938/9813 sayılı bozma ilamına mahkemece uyulduktan sonra yapılan yargılamada, davacının 20.04.1982 – 22.03.1985 tarihleri arasındaki dönemde zorunlu sigortalı, 30.10.2000 – 30.09.2003 tarihleri arasında 212 gün isteğe bağlı sigortalı olduğunun tespiti ile tahsis isteminin reddine karar verildiği anlaşılmakta olup, tüm dosya içeriğine göre söz konusu bozma ilamının gereklerinin tam anlamıyla yerine getirilmediği, sigorta primi ödemelerinin değerlendirilmesine ilişkin mahkemece yazılan yazılara Kurum tarafından 20.11.2009, 04.02.2010, 03.05.2010, 02.07.2010, 13.07.2011 tarihlerinde beş farklı yazıyla cevap verilip bu yazı içeriklerinin birbiriyle örtüşmediği ve aralarında çelişki bulunduğu, bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırılmadığı, dolayısıyla toplanan kanıtların hüküm vermeye elverişli olmadığı belirgindir. Bu bakımdan, ayrıntıları bozma ilamında belirtildiği şekilde yöntemince hesaplama yapılmalı, varsa fazla yatırılan sigorta primlerinin karşılık geldiği süre tüm açıklığıyla saptandıktan sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, ayrıca, hüküm altına alınan 212 günlük isteğe bağlı sigortalılık süresinin karşılık geldiği tarihler (kabul edilen isteğe bağlı sigortalılığın başlangıç ve sona erme tarihleri) açıkça belirtilmeyerek, yukarıda değinilen 1086 ve 6100 sayılı Kanunlardaki düzenlemelere aykırı ve hükmün yerine getirilmesi aşamasında kuşku ve duraksamaya yol açıcı nitelikte karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 27.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.