Hukuki Sorumluluk  Husumet  Tasarrufu Teşvik Ve Nema Alacağı 

9. Hukuk Dairesi 2010/15805 E., 2010/11365 K.

HUKUKİ SORUMLULUK 
HUSUMET 
TASARRUFU TEŞVİK VE NEMA ALACAĞI 


Davacı, tasarruf teşvik ve nema alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. 

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. 

Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 

Davacı işçi dava dışı belediyede çalıştığı sırada tasarruf teşvik kesintileri ile işveren katkı paylarının işçi adına açılacak hesaba yatırılmadığını belirterek ve 4853 sayılı YasaVa göre tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlıkların 31.12.2007 tarihinden itibaren Hazine Müsteşarlığına devredildiğinden bahisle sözü edilen kurum hakkında açılan bu davada nema alacakları talep edilmiştir. 

Davalı Hazine Müsteşarlığı husumet itirazında bulunmuş, mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştir. 

Tasarruf teşvik ve nema alacaklarından sorumluluk konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 

Tasarruf teşvik kesintisi ve katkı payı ödemeleri, 18.03.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı Yasa ile öngörülmüş, anılan Yasa'nın 6. maddesine göre anılan ödemelerin ilgili adına açılacak banka hesabına yatırılmaması durumunda, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun tahsil görevinin olduğu açıklanmıştır. 

3417 sayılı Yasa 24.04.2003 tarih ve 4853 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmış ve sözü edilen Yasa'nın 7. maddesinde, "3417 sayılı Kanun'un mülga 2. maddesi kapsamındaki hak sahipleri tarafından bu Kanun kapsamına giren alacaklarla ilgili olarak yargı mercilerine açılmış ve devam eden davalar ile icra takipleri hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır" şeklinde kurala yer verilmiştir. 4853 sayılı Yasa'nın 8. maddesinde ise, tasarruf teşvik kesintileri ile katkı paylarının süresinde işverence yatırılmaması halinde, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından primlerin tahsiline ilişkin hükümler çerçevesinde tahsil edileceği açıklanmıştır. 

4853 sayılı Kanun'a 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı Kanun'la eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazine'ye devredilmiş durumdadır. Anılan hükümde, "Mülga 09.03.1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanun'la kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasları belirlemek üzere 24.04.2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanun'la tasfiye edilen Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31.12.2007 tarihine kadar Hazine'ye devrolunur. Devre ilişkin hususları be-lirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tari-hinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin Hazine Müsteşarlığına iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere Bankaya aktarılır. Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve 

yükümlülükler kendiliğinden sona erer" şeklinde kurala yer verilmiştir. 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu geçici 5. maddesinde yer alan "Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası belediyelere ait şirketlerin, 31.12.2004 tarihi itibariyle kamu kurum ve kuruluşlarından olan kamu ve özel hukuka tabi alacakları, bunların diğer kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarına karşılık olmak üzere 31.12.2005 tarihine kadar takas ve mahsup edilir. Bakanlar Kurulu bu süreyi altı aya kadar uzatmaya yetkilidir. Bu madde kapsamındaki alacak ve borç ifadesi, bu alacak ve borçlara ilişkin fer'ileri ve cezaları da kapsar. Yukarıda açıklanan kapsamda yer alan kuruluşların takas ve mahsup işlemine konu olan veya olmayan borçlan, genel bütçe vergi gelirlerinden her ay ayrılacak paylarının yüzde kırkını geçmemek üzere kesinti yapılarak tahsil edilmektedir. Bu noktada sözü edilen kurum ve kuruluşlar bakımından Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan tasarruf teşvik kesintisi ve katkı paylarını da içeren borçların yeniden yapılandırılmasının gerçekleşip gerçekleşmediği ve bu konuda Hazine Müsteşarlığı ile uzlaşma yoluna gidilip gidilmediği hususu sorumluluğun be-lirlenmesi bakımından önemlidir. 

Uzlaşma kapsamında tahsil edilecek tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da; yasa gereği, işverenden tahsil yükümü Sosyal Sigortalar Kurumu'na ait olmakla, Kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin uzlaşma kapsamında tahsiline başlanmış olması halinde işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde, davalı belediyenin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olur. 

Hal böyle olunca, 5393 sayılı Kanun'un 5. maddesi kapsamında uzlaşma Kapsamına alınan tasarrufu teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarından sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu ve HazineVe ait olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay HGK 23.12.2009 gün 2009/9-480 E., 2009/596 K.). Bu durumda, uzlaşma kapsamına alınan borç miktarı kadar sorumluluk işveren yönünden kalkacağından husumetin HazineVe yöneltilmesi gerekir. 

Davalı işveren tarafından T.C. Ziraat Bankası'na yatırılan tasarrufu teşvik kesintisinin bulunması halinde ise, hesapta bulunan tasarrufu teşvik kesintisi ve nemasından tarafların sorumlu olmayacağı gözönünde bulundurulmalıdır. 

Yerel mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde araştırma, inceleme yapılmalı, davalı kurum ile dava dışı belediye arasında uzlaşmaya gidilip gidilmediği belirlenmeli, yine Sosyal Güvenlik Kurumu'nun nema alacaklarını da içeren belediye borçları yönünden herhangi bir tahsilat yapılıp yapılmadığı ortaya konulmalıdır. Sonucuna göre, davalı Hazine Müsteşarlığı, belediye ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sorumlu olup olamayacağı belir-lenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yukarıda sözü edilen kararına göre belediye ile borçların yeniden yapılandırılma noktasında bir uzlaşmanın bulunmaması halinde Hazine Müsteşarlığı'nın sorumluluğuna gidilmesi müm-kün değildir. Eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir. 

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten (BOZULMASINA), 20.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.