Sigortalının İş Kazası, Kamu Zararının Rücuan Tahsili

YARGITAY 10.Hukuk Dairesi 2011/7262 E 2011/13647 K.

Sigortalının İş Kazası, Kamu Zararının Rücuan Tahsili...

Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir. 

Mahkemece, bozma üzerine, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden taraflar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dairemizin uyulmasına karar verilen önceki bozma ilamında, 506 sayılı Kanunun 109 uncu maddesindeki (5510 sayılı Kanunun 95 inci maddesi) prosedür gözetilerek, davaya konu iş kazasında yaralanan sigortalının meslekte kazanma gücü kaybı oranının belirlenmesi gerektiği belirtildiği halde, bozma gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece, öncelikle Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınması; davalıların bu rapora da itiraz etmeleri durumunda Adli Tıp Kurumu veya Tıp Fakültelerinin ilgili kürsü konseyinden alınacak rapor ile sigortalının meslekte kazanma güç kaybı oranı kesin olarak belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.

3- Kabule göre de; davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere” ibareleri, Anayasa Mahkemesi’nin 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas, 2006/106 Karar numaralı kararı ile iptal edilmiş olup, Anayasa’nın 152 ve 153 üncü maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur. İptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33 üncü (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76 ncı) maddesi gereğince, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından; davanın açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince kısmen reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığı halde; davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip vekalet ücreti ve yargılama gideriyle sorumluluğuna hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 11.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.