Tavzih Yoluyla Hükmün İçeriğinin Genişletilemeyeceği...

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 
Esas No: 2010/21743 
Karar No: 2011/7893 

Dava dilekçesinde merhum Hikmet Nazif Kurşunoğlu tarafından düzenlenen vasiyetnamenin tenfizi, taşınmazların lehine vasiyet yapanlar adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istemi ile temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar Hikmet Nazif Kurşunluoğlu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı ile müteveffa Hikmet Nazif Kurşunluoğlu mirasçıları vekili; hasımsız olarak açtığı davada, merhumun 22/9/1997 tarihinde düzenlediği ve Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/1186 Esas 2003/509 Karar sayılı dosyasında okunarak kesinleşen vasiyetnamenin tenfizi ile davacılara vasiyet edilen taşınmazların adlarına intikal ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13/3/2006 tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde belirtilmeyen iki taşınmaz ile bir aracın da bir kısım davacılar adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, vasiyetnamenin aynen tenfizine, bir örneğinin Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, davacılar vekili 12/11/2008 tarihli dilekçe ile kararın açık olmaması nedeniyle Tapu Sicil müdürlüğünce yerine getirilemediği gerekçesiyle tavzihi talebinde bulunmuş, anılan Mahkemece ek kararında tavzih isteminin vasiyetnameye konu taşınmazlar yönünden kısmen kabulüne, bazı taşınmazlar ile araç yönünden reddine karar verilmiş, tavzih kararının da temyiz edilmeksizin kesinleşmesinden sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/10/2010 gün ve 2010/248452 sayılı tebliğnamesi ile HUMK.nun 427/6 maddesi gereğince kanun yararına bozulması istenilmiş olmakla dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Talep, Türk Medeni Kanunu'nun 600. maddesine dayalı vasiyetnamenin yerine getirilmesi isteğine ilişkin olup, vasiyetnameyi yerine getirme görevlisi varsa ona karşı, yoksa ifa ile yükümlü olan yasal veya atanmış mirasçılara yöneltilmesi zorunludur.
Anılan hüküm nedeni ile hasımsız açılan dava yolu ile vasiyetnamenin tenfizi mümkün olmadığı gibi tavzihinin de hukuken bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Kaldı ki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 455. maddesinde "Hüküm müphem ve gayrivazıh olur veya mütenakız fıkraları ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri iphamın tavzihini ve tenakuzun ref ini isteyebilir.” hükmü mevcuttur.
Bu maddede belirtildiği üzere, açık olmayan veya çelişik fıkralar kapsayan hükümlerin tavzihen açıklanması istenebilir. Hâkim, verdiği hüküm ile bağlıdır. Sonradan hükmün yanlış olduğu kanısına varsa dahi, hüküm temyiz edilip bozulmadıkça veya yargılamanın iadesine karar verilmedikçe değiştirilemeyeceği gibi, unutulan bir hususun tefhimden sonra tamamlanması da mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Bu nedenle tavzih talebi üzerine ek karar ile bir kısım taşınmazlar yönünden tescil kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere hükmün kanun yararına BOZULMASINA, gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 5/5/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.