Ölen Kişinin Yakınlarının Manevi Tazminat Talebi

 

Haksız eylem sonucu ölen bir kişinin yakınları bu eylemi gerçekleştiren kişiden destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze ve defin masrafları, hatta ölüm hemen gerçekleşmeyip bir tedavi süreci yaşanmışsa tedavi masrafları gibi maddi zarar kalemlerini talep edebilecekleri gibi, kişinin ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminat da talep edebileceklerdir.

 

Kimler talepte bulunabilir?

 

Mevcut yasada her ne kadar “ölenin ailesi” terimi kullanılsa da yargı kararlarında bu durum ölenin yakınları olarak kabul edilmektedir. Nitekim yeni borçlar kanununda da madde metni uygulamaya uygun olarak “ölenin yakınları” olarak düzenlenmiştir.

 

Buradaki tazminat hakkı mirasçılıktan bağımsızdır. Yani manevi tazminat talebinde bulunabilmek için ölen kişinin mirasçısı olmak şart olmadığı gibi, ölenle duygusal yakınlığı bulunmayan, kişinin ölmesinden yoğun acı ve üzüntü duymayan, manevi olarak sarsılmayan bir kişi hakkında ölenin mirasçısı olması halinde dahi manevi tazminata hükmedilemeyecektir. Kısacası “yakın” deyimi ile “bir kimsenin ölümü ile gerçekten üzülmüş olan yani onunla samimi münasebetleri olan kimseler” kastedilmektedir. Bu bakımdan aynı evi paylaşan ev arkadaşlarının, nikâhlı olmayan eşin, iş ortağının da ölüm nedeniyle manevi zarara uğraması halinde bu kapsamda sayılabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

 

Ayrıca manevi zararın ölüm anında meydana gelmesi şart değildir. Örneğin henüz iki aylıkken babasını kaybeden bir çocuğun, ölüm anında olayı idrak edemeyip manevi zarara uğramadığı söylenemeyecek, bu çocuğun ileride babası bulunmaması sebebiyle uğrayacağı manevi zarar göz önünde tutularak uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekecektir.

 

Nasıl talep edilir?

 

Ölüm nedeniyle manevi tazminat talepleri uygulamada genellikle maddi tazminat talepleriyle birlikte yargıya taşınmakla beraber, ayrı bir talep olarak da öne sürülebilir. Davalının yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak bir dava ile manevi tazminat talepleri gündeme getirilebilecektir. Ayrıca yeni usul kanunu uyarınca;  haksız eylemin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetki tanınmıştır.

 

Manevi tazminat taleplerinin belirsiz alacak davası olarak ileri sürülmesi davacının lehine olacaktır. Nitekim uygulamada manevi tazminat talepleri bakımından tazminat miktar yukarıda tutulmakta ve bu sebeple fazla harç ödenmektedir. Manevi tazminat talebinin belirsiz alacak davası olarak ileri sürülmesi halinde ise dava açılırken asgari bir miktarın belirtilmesi yeterli olup, dava süresince manevi zararın tam olarak belirlenmesi anında bu miktarın artırılması mümkün olabilecek, böylece dava açılırken fazla harç ödenmek zorunda kalınmayacaktır.

 

Tazminat Miktarı Nasıl Hesaplanır?

 

Manevi tazminat taleplerinde; tazminat miktarları belirlenirken hâkim tarafından olayın özellikleri, tarafların olaydaki kusur oranı, haksız eylemi gerçekleştirenin sosyo-ekonomik durumu vb. göz önünde tutulmaktadır.